BİZİ TANRI YARATMADIYSA KİM YARATTI

BİZİ TANRI YARATMADIYSA KİM YARATTI


Yaratmak, din terminolojisinde yoktan var etme sıfırdan pozitif değerlere ulaştırma anlamı taşır. ilk insanların varoluşumuz ile ilgili sorulara verdiği cevaplar tek tanrılı dinlere geçişle birlikte yaratılış düşüncesini de büyük bir oranda yaygınlaştırmıştır. insanların varoluşu anlamlandırmak üzere geliştirdiği kavram ve inançlar kendi çağları içerisinde anlam ifade edebilecekken günümüz bilim çağıyla bu mitler çelişmekte ve gerçeklik iddiasını kaybetmektedir.

kutsal kitaplarda yer alan adem ile havva mitini göz önüne almış olduğumuz zaman, adem ilk yaratılan memelidir ve cinsiyeti erkektir. havva ise yaratılan ilk kadın, adem’in kaburgasından yaratılmıştır. kuran’daki yaratılış hikayesinde adem 1000 ile 2000 yıl arasında yaşamış, müslim ve buhari hadislerine göre 35-48 metre boyunda tasfir edilmiştir. bu iddialar, dönemin mucize atmosferi ve düşünsel birikimi içerisinde kabul görse de bugünlerde islam alimlerinin bile şüpheyle baktığı bir efsanedir. aynı mite göre tanrı ilk yaratmış olduğu insanları cennette yasaklı bir meyvayla sınamış, fakat bu yasağı delen insanlar dünyaya gönderilerek cezalandırılır. daha sonra iki ikiz çocuk sahibi olan adem ile havva, burada çarpraz evlilikler yaparak insan neslinin devamlılığını sağlar. nasıl var olduğumuzu açıklamak üzere oluşturulan bu mitteki mantık ihlallerini ele almış olduğumuz zaman, oluşturduğumuz sebebin ne kadar tutarsız olduğunu göreceğiz.

1) tanrı ademi 1000 yıldan daha uzun bir süre 35 metreden daha uzun bir boyutta yaşattıysa ademin torunları nasıl 75 yıllık ömre ve 1.75 boy ortalamasına ulaştı? tanrı genetikten ve ekosistem bilgisinden epey bir yetersiz olmalı ki o boyutlarda bir insan yaratmış olmalı. doyması, barınması, hareket alanı epey dar bir adem. aynı taktirde 35 metrede 1.75 boy ortalamasına mutasyon olmadan nasıl ulaştı insanoğlu?

2) bugün günümüzde insanlar o denli yalıtılmıştır ki, göz rengi, göz şekli, ten rengi, boy farkı, saç şekli üzerinden bir çok çeşitliliğe sahiptir. adem ile havva orta doğuda yaşayan bir çift ve evrimsel biyoloji yaratılış ile çelişiyorsa bu farklı insan grupları nasıl ortaya çıktı? günümüzde tek nesilde çekik gözlü bir insandan siyah bir bebek dünyaya gelemeyecek derecede yalıtılmışlık içerisinde. adem ile havva ilk ata ise bu farklı gruplar nasıl meydana çıktı? sadece rengimizin kararını anne ve babadan gelen bir çok farklı gen grubu veriyorken, adem ile havva varsayımı kendiliğinden çürüyüp evrimsel biyolojinin gerçekliğini kanıtlamıyor mu?

3) ensest ilişki başlangıçta serbestken daha sonraları kutsal kitaplarda yasaklanıyor. bu durum tanrının ileri görüşlülüğüyle çelişir değil mi? eğer enseste karşı bir tanrı var ise başlangıcı ensest harici bir yöntemle başlatamaz mıydı? mesela iki tane adem havva yaratarak?

bilimsel literatürde yaratılış sınanıp, kanıtlanamayan bir kavram olduğu için bilim camiası tarafından kabul görmez. örneğin bilim insanı proteini yoktan var edemez, yaşamı oluşturan bu yapıları dönemin şartlarına uygun bir ortamda yeniden oluşturmaya çalışır, bilim insanı elektriği yoktan var edemez, elektrik akımının oluşması için gerekli şartları sağlayıp akımın oluşup oluşmadığını test eder, bilim insanı evreni yeniden var edemez yalnızca o sürece ilişkin atom altı parçacık deneyleriyle maddeye kütle kazandıran parçacıkları anlamlandırabilir. bu durum inanç ile bilim arasındaki somut ve soyutu gerçekleri ayırt edip, cevabı hangi kulvarda arayacağımızı bize gösteriyor.

bizi tanrı yaratmadıysa nasıl var olduk?

modern insanın kökenine dair elimizdeki genetik kanıtları ele alacak olursak, mutasyonların tarihlendirilmesiyle, işlev yapı ve değişimin kaç nesil önce gerçekleştiğini öğrenebiliriz. hücre içi ve vücut fonksiyonları için enerji üretiminin gerçekleştiği mitokondrilerde 37 adet gen bulunur. bu genler vücudun diğer genetik materyalinden ayrı bir yönetim şekline sahiptir. örneğin yavruya geçen mitokondriyal dna yalnızca anneden gelir, dna’larımızın kökeni de bizi bir mitokondriyal havvaya yönlendirir. mutasyon tarihlendirmeleri sonucu mitokondriyal havva’nın 150.000-200.000 yıl önce yaşadığı ve kuzey afrikadan dünyaya dağıldığı genetik veriler sonucu elde edilmiştir. adem varsayımı için ise, erkek cinsiyeti belirleyen y kromozomu üzerinden yapılan çalışmalar 150.000-290.000 yıl öncesini işaret etmektedir. bu genetik veriler modern insanın yaklaşık olarak 150.000 yıl önce ortada olduğu gerçeğini belirtmektedir.

paleontoloji ve anatominin verileriyle insanın kökeninde biraz daha geriye gitmiş olduğumuz zaman yaklaşık 2.5-3 milyon yıl önce yaşamış homo erectus ile karşılaşıyoruz. tanzanya ve etiyopyada yapılan kazı çalışmaları sonucu bulunan lucy ve selam adını verdiğimiz fosillerin bize vermiş olduğu verilere bakınca bu canlıların iki ayak üzerinde yürüyebilecek bir anatomik yapıya sahip oldukları görülüyor. diğer insansı maymunlardan şempanze, bonobo, goril ve orangutan gibi canlılar da iki ayak üzerinde yürür ancak diz eklemleri 0 derecelik açıyı sağlayamadığı için ayaklara büyük bir ağırlık biner ve elleri yardımıyla kısa süreli bir hareket alanı bulurlar. aynı fosillerde yapılan incelemeler, bu canlıların günümüz insansı maymunlarından büyük, modern insanınkinden ise daha küçük bir beyin hacmine sahip olduklarını gösteriyor. bu insanın kademe kademe gelişen bir beyin yapısına ve davranış şekline sahip olduğunu ispatlamaktadır.